ALMANYA’YA TÜRK İŞÇİ GÖÇÜNÜN 60’INCI YILI KÖLN BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ GÜRZENİCH SALONU’NDA YAPILAN ETKİNLİKLE KUTLANDI!
ALMANYA’YA TÜRK İŞÇİ GÖÇÜNÜN 60’INCI YILI KÖLN BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ GÜRZENİCH SALONU’NDA YAPILAN ETKİNLİKLE KUTLANDI!
Almanya’ya Türk işçi göçünün 60’ıncı yılı Köln Büyükşehir Belediyesi Gürzenich Salonu’nda yapılan etkinlikle kutlandı. Programa Kuzey Ren Vestfalya (NRV) Eyalet Çocuk Aile Mülteci ve Uyum Bakanı Joachim Stamp, Köln Büyükşehir Belediye Başkanı Henriette Reker, Köln Başkonsolosu Turhan Kaya, Eyalet Uyum Meclisleri Başkanı Tayfun Keltek, siyasiler, birinci kuşak gurbetçilerin çocukları ve çok sayıda Türk ve Alman vatandaşı katıldı.
Köln Belediye Başkanı Henriette Reker, “Max Frisch ‘İşçi çağırdık insanlar geldi’ sözüyle Almanya’daki misafir işçilerin tarihini ne güzel anlatıyor” diyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü: “Sözde misafir işçilerin tarihi bizim tarihimizdir, Almanya’nın tarihidir, Köln’ün tarihidir. Bu, Federal Cumhuriyet’in refahının ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yeniden yapılanmasında Köln’de de misafir işcilerle mümkün olduğunun bir başarı öyküsüdür. Değerli konuklar, 60 yıl önce 30 Ekim 1961’de Türkiye ve Federal Almanya Cumhuriyeti sözde işe alım anlaşmasını imzaladı. Yaklaşık 900 bin kadın ve erkek daha sonra Federal Cumhuriyet’te çalışmak üzere Türkiye’yi terk etti. 1970 yılında Köln’de yaşayan 22.000’den fazla Türk, misafir işçilerin en büyük grubunu burada oluşturdu. Örneğin Ford’da Deutz’da çalıştınız. Bugünün perspektifinden bakıldığında, ‘Misafir Işçi’ terimi tek başına bir küstahlıktır. Max Frisch’in alıntısı bunu ifade eder. Çünkü ne misafir Almanya’ya geldi ne de gelenler öncelikle işçiler değildi. İnsanların çoğu kültürleri ve dinleri, hayalleri ve planları, ayrıca yetenekleri ve korkuları ile geldiler. O zamanlar pek çok kişi (Alman) onların kalıcılığını beklemiyordu. Güvenilir ve giderek daha nitelikli bir iş gücüne sahip olmaktan mutluluk duyan ekonominin talebi üzerine kalıcı oldunuz. 1980’lerde bile önde gelen politikacılar Almanya’yı bir göç ülkesi olarak görmekten uzaktı. Birçoğu göçmenlerin misafir olmaya devam edeceğine inanıyordu. Bazıları ülkelerine geri dönmeyi cazip hale getirmek için cömert teklifler yaptı. Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un 2010’da İslam’ın Almanya’ya ait olduğunu söyleyen sözü bugün hâlâ tartışılıyor.”
TOPLUMUMUZ SİZSİZ DÜŞÜNÜLEMEZ
“Köln camilerinde ezanla ilgili hararetli tartışmadaki bazı yorumlar (hatta nefret) en azından göçmen bir toplumda hoşgörü ve saygının ne anlama geldiği konusunda hâlâ derin bir belirsizliğe işaret ediyor. Böylece, Almanya’nın en başından itibaren katılımı sağlamak için çok az teklifte bulunduğu ortaya çıktı. Öyle olunca da göçmen nesiller, yuvaları haline gelen bir ülkede (burada) kendilerini yabancı hissettiler. Bu yüzden bugün benim için çok önemli. Almanya ve Köln’de yaşayan herkes için bir bayram günü. Çünkü bugün, Almanya’ya çelişki ile bakan, o günlerde Almanya’ya gelen sizler ve nesliniz bizim bir parçamızsınız. Toplumumuz sizsiz düşünülemez. Aramıza aitsiniz. Ve bu noktada Cumhurbaşkanımız Frank-Walter Steinmeier’in ‘Açık Cami’ gününde söylediği önemli bir cümlesini almak istiyorum: ‘Hak ettiğiniz koltuğa, ortadaki yere oturun ve doldurun içini! Bunu vurguluyorum çünkü bu ülke için yaptıklarınızın farkındayım. Diğerlerinin yanı sıra, ekonomik mucize sırasında Almanların çok iyi bulmadığı işleri kabul edenler Türklerdi. Bununla birçoğunuz yüz binlerce Alman’ın daha iyi ücretli pozisyonlara yükselmesini sağladınız. Bu şunu gösteriyor; Misafir işçilerin tarihi ortak bir tarihimizdir.”
ORTAK BAKIŞA İHTİYAÇ VAR
1961’de bu kadar kültürel çeşitlilik gösteren bir toplumda yer edinmek için vatanını terk etme cesaretini gösteren herkesin yerine kendimizi koymak gerçekten çok önemli. Yeni ve eski vatanları arasındaki kargaşaya nasıl dayanabildiler? Ve yurtlarda, parça başı işlerde, onlara pek ilgi göstermeyen bir toplumda nasıl geçindiniz? Almanya’ya işçi göçü için ortak bir anma kültürü oluşturmamız gerektiğine inanıyorum. Ortak bir bakışa, ortak bir anlayışa, ortak bir gerçeklik fikrine ihtiyacımız var. Bu nedenle, Köln’de planlanan ‘House of the Göçmenlik Cemiyeti’ ile toplumumuzda bu ortak hatırayı kurumsallaştırma ve göçmen işçilerin bakış açısını görünür kılma yolunda ilerlediğimiz için mutluyum. Hoş geldiniz ve Almanya’ya gelme, burada kalma cesaretini gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim. Aileleriniz sizinle gurur duyabilir ve Köln Belediye Başkanı olarak bizim bir parçamız olduğunuz için mutluyum.”
TARTIŞARAK ÇÖZECEĞİZ
Çocuk Aile Mülteci ve Uyum Bakanı Joachim Stamp, yapılan oturumda yöneltilen bir soruya verdiği cevapta şunları söyledi: “Bir toplumda göçün olması toplumu canlı tutuyor. Farklı kültürleri olan insanlar var. Bakınız, Köln’de Ezan okunmasına verilen müsaade ile birileri de rahatsız oldu. Ama bunları tartışarak beraberce çözeceğiz.”
Hürriyet’e demeç veren Köln Başkonsolosu Turhan Kaya ise şunları söyledi: “Batı Almanya 72 yaşında. Bunun 60 yılı Türklerle geçti. Dolayısıyla ‘Türkler bu ülkenin parçası’ tartışmaları tamamen fuzuli çünkü rakamlar başka şeyler söylüyor. Türkler bu ülkeyle yaşıt nerdeyse bu ülkenin bir parçası, bir motoru. Biz insanlarımızın daha da refaha kavuşması iyi bir eğitim alması için daha da güvende yaşaması daha da bütünleşmesi için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz.”
Köln Beledeyi Başkanı Reker’e teşekkür eden Köln Uyum Meclisi Üyesi Ali Esen de “Uyum, iki dillilik vurgusu ve son günlerin tartışması Köln’de cuma ezanının okunmasının arkasında durması, bizim için çok önemli. Kendisini tebrik ediyorum” diye konuştu. Etkinlikte, Türk Flarmoni orkestra ve korosu, folklor, Kafkas ekipleri programda sahne aldı.
PROF. DR. ABDURRAHİM VURAL-ALMANYA