Bülent Emrah Parlak yeni kitabıyla Radyo Trafik’e konuk oldu
Türkiye’nin ilk trafik radyosu Radyo Trafik’in sevilen programı Mert Erdoğan’la Yazarın Dilinden; ünlü tiyatro oyuncusu Bülent Emrah Parlak’ı ağırladı. Parlak; yeni kitabı Kertenkele Savunması, oyunculuk kariyeri, dijital platformlar ve İstanbul trafiği hakkındaki düşüncelerini Radyo Trafik dinleyicileriyle paylaştı.
Pandemi sürecinin başladığı günlerde Cadde Bostan Kültür Merkezi’nde oynayacağı bir oyun olduğunu ancak süreç nedeniyle iptal etmek zorunda kaldığını belirten oyuncu Bülent Emrah Parlak; “Pandemi süresinde tiyatromu açmadım, ne olacağı belli, pandeminin geçmesini bekliyorum. Tiyatrocular, müzisyenler, esnaflar, kafeler, restoranlar sıkıntıdalar. Nasıl olacak, nasıl geçecek bilmiyorum. Sadece bitmesi gerekiyor, onu biliyorum.” dedi.
KİMSENİN TİYATROYA BİR HAK VERMESİNE GEREK YOK, TİYATRO KENDİ HAKKINI KENDİSİ ALIR!
Ünlü tiyatro sanatçısı: “Tiyatro’ya hak ettiği değer veriliyor mu, meselesi her dönem sorulmuş bir sorudur. Çünkü tiyatro eleştirel bir sanattır. Yani halkı uyandıran, kışkırtan, sorunlarıyla yüz yüze bırakan ve sorunların aslında kendisindeki tezahürü de buldurmaya çalışan bir sanattır. Bu hiçbir toplumda, hiçbir dönem Ortodoks iktidarların hoşuna gitmez; onlar için bu dönemlerde tiyatro her zaman bir problemdir çok sevilmez ama halk tarafından sevilir. Tiyatro kendi hakkını kendisi alır. Kimsenin tiyatroya bir hak vermesine gerek yok. Yoksa tiyatro yeterli ilgiliyi görüyor mu? Bu ülkemiz açısından başka bir tartışma konusudur. Bütün dünya açısından bambaşka bir tartışma konusudur. Ülkemiz açısından söylemek gerekirse; tiyatro evet, sadece belirli bölgelerde gelişim göstermiş, belirli bölgelerde ise gelişim gösterememiş bir sanat dalıdır. Bunu da çok uzun konuşmak gerekir. Sosyolojik birçok açıklaması vardır, eğitimle öncelikle bunun açıklamasını yapmak gerekir. Alışkanlıklarıyla yapmak gerekir ve tiyatroyu bütün halkımızın, bütün damarlarına, bütün uzak diyarlarına ulaştırma biçimleriyle değerlendirmek gerekir. Bu apayrı bir tartışma konusudur.” ifadeleriyle tiyatronun gelişimini değerlendirdi.
KERTENKELE SAVUNMASI’NI YAZMA SÜRECİ NASIL BAŞLADI?
Yeni kitabı “Kertenkele Savunması” nasıl meydana geldiğiyle ilgili Parlak: “Benim kitap yazmak gibi bir niyetim vardı ama bu zamanda mı onu bilmiyordum açıkçası. Henüz hazır değildim. Kitap yazayım, çıkartayım demiyordum kendime. Çok sevgili arkadaşım Tanıl Yaşar ve benim editörlüğümü yapan Adalet Çavdar ile bu süreçte tanıştım. Arkadaş olduk, onlar bana hadi yaz, çıkartalım, editörlüğünü yapalım dediler. Bir deneyeyim dedim, yazdığım öyküler vardı, aldığım notlar vardı, karma karışıktı hepsi. Hepsini toparladım ve toparladıktan sonra baya bir şeyler yazdığımı fark ettim ve yazma sürecini başlattım. Hızlı yazabildiğimi fark ettim. Pandemi sürecinde de hem eve kapanmışken süreci böyle değerlendirmeliyim diye düşündüm. Yazmak çok keyifli geldi bana, çok eğlendim. Hatta şimdi 2.’sini yazacağım günü iple çekiyorum çok eğlenceliydi.” dedi.
NEDEN KERTENKELE?
“Kertenkeleleri enteresan buluyorum. Hayatımızda, her zaman yanı başımızdalar ama hiçbir zaman herhangi bir muhabbetin baş öğesi olarak çok fazla kendilerini göstermezler. Bir canlı olarak da hayatımızın içindeler, hatta bazen evimizin içindeler. Gizliden girerler ve kaçarlar. Hayatımıza hep dışarıdan bakarlar. Kertenkelelerin yaşama ve insanlara bu kadar faydalı birer hayvan olması sebebiyle öyle bir anlam yükledim ben, kertenkelelere ve öykülerin birinde de onların savunmasıyla ilgilide bir bölüm var. O da kitabın ismini oluşturdu.” İfadeleriyle kitabın merak uyandıran isminin çıkış noktasını açıkladı.
MİZAHI YAZARAK SUNMAK MI DAHA GÜZEL OYNAYARAK MI?
Mizahı yazarak ve oynayarak iki farklı şekilde sunmanın ayrı duyguları olduğunu ifade eden Parlak: “Alışkanlıkları o yönde değilse, hiçbir zaman kitap okumadıysa birisi; yeni başlayan, okuduğu kitaptan çok etkilenir mi, etkilenmez mi bilemeyiz ama hepsi farklı alanlarda değerlendirilmesi gereken konular. Bize hep sorulur ya sinema mı, dizi mi, tiyatro mu diye. Bizde genel anlamıyla bütün oyuncu kardeşlerime şu cevabı veririz hep: hepsinin apayrı bir duygusu, tadı var. Tabii ki tiyatro benim için ve tiyatro sahnesinden gelenler için her zaman en öndedir. Bu da öyle, şimdi karikatür dergileri var. Mizah diliyle yazılmış öyküler, masallar, birçok anlatım biçimi olan kitap haline gelmiş birçok ürün var. Mesela ben bunları okuyarak büyüdüm. Ferhan Şensoy’un kitabı çıksa da okusak diye beklerdik yani. Çünkü çok gülerdik, birçok mizah yazarımız vardı. Aziz Nesin’in kitaplarının neredeyse hepsini ‘3er kere okuduk. Okumayla, oynamanın verdiği mizah duygusu apayrı bir şey.” dedi.
“DİJİTAL PLATFORM KANALINA KOMEDİ DİZİSİ ÇEKİYORUM”
Şu an platform kanalına bir dizi çektiğini açıklayan oyuncu; 20-25 dakikalık bir komedi dizisi çektiğini belirtti.6 bölümün çekildiğini, 4 bölümün de eklendikten sonra 10 bölüm olarak teslim edeceğini söyledi. Dijital platformları olumlu bulduğunu ifade eden oyuncu, dijital platformların sayısının arttırılması gerektiğini söyledi. Parlak: “Bizde hem özgürlük alanlarının daha fazla olduğu, hem de yaşam koşullarımızda insan gibi kendimizi hissedebileceğimiz çalışma imkânlarına sahip olacağımız birer ortam olması sebebiyle platformların çoğalmasını, seyirci tarafından ilgi görmesini umuyorum. Özgürlük başarının birinci koşuludur, hem özgür olduğunuz için ve satış kaygılarıyla yaratacağınız esere sınırlama getirilmediği için ya da en azından o sınırlama daha minimalize olduğu için platformlar şu anda çok iyi.
BÜLENT PARLAK İSTANBUL TRAFİĞİNDE EN ÇOK NEYE KIZIYOR?
Mert Erdoğan’ın sorduğu trafikte en çok neye kızıyorsunuz sorusuna Parlak: “Tahammül edemediğim bir şey var; kırmızı ışık yanarken arkadan çalınan kornaya tahammül edemiyorum. Bu çok ayıp bir şey, kırmızı ışık yanıyor ben nereye gideyim? Gidemem basma o kornaya. TRT’nin arşivlerinde gördüm 1951’de klakson yasaklamaya kadar gitmiş dünyada işer. İstanbul’un birçok bölgesine özellikle Kadıköy ve Beyoğlu’nda klakson çalmak sinir bozucudur diye afişler asmış valilik. 1951 yılında, üzerinden 70 yıl geçmiş.” diyerek haksız yere korna çalanlara sitem etti. Ve İstanbul trafiğiyle ilgili: “Trafik, İstanbul’un en büyük sorunlarından biridir. Ancak bu sorun çözülemez, çünkü aslında trafik uluslararası çapta bir problem. Bugün New York’ta da trafik problem, Paris’te de. Trafiğe kalmak değil, mesele her yerinizde trafik olması. İstanbul’un her yerinde trafik var. “dedi.
Kaynak: Zirve Haber Ajansı [ZHA]